İLİM ve TASAVVUF
Marifet-i İlahiyye Tarikat-ı Aliyye
İmamı Malik hazretleri buyurmuşlardır ki; “Kim ki fakih olurda mutasavvuf olmazsa, fasıktır. Kim de mutasavvuf olur da şeriatı yaşamazsa zındık olur.” 28
Başka bir üslupla:
Tasavvufsuz ilim atıldır
İlimsiz tasavvuf ise batıldır
Bu ikisini cem eden alim de hakikate ulaşır.
İlim amellerin esası ve tashih edicisidir. Amelsiz ilirnde fayda olmadığı gibi, ilimsiz amelde de fayda yoktur.
İlim ve amel birbirinin mütemmimidir, ayrılmazlar. Salik, Allah’ı bilmek, iman yolunda onun rızasına kavuşmak isterse sulukun hangi merhalesinde olursa olsun ilim tahsil etmelidir. Tahsili lazım gelen ilimIerin başında akaid ilmi ile ibadet ve muamelatların sıhhatına dair fıkıh ilmi yer alır.
Tasavvuf; zahir ve batın yönlerin hepsinde noksansız olarak İslam’ın ameli tatbikatından başka bir şey değildir. Bu da ilimsiz olmaz.
İlmin fazilet ve ehemmiyeti Kur’ an ve Sünnetle sabittir.
Allahu Teala buyuruyor:
” … O kulları içinden ancak alimler, Allah’tan (gereğince) korkar. Şüphesiz Allah, daima üstündür, çok bağışlayandır.” 29
Bu ayette takvayı havf ve haşyet manasında alırsak en takvalı demek Allah’tan en çok korkan demektir.
Şu da bir gerçektir ki Allah’tan korkmak O’nun azabından korkmak demek değildir. Allah korkusu azap korkusundan daha üstündür. Allah sevgisini kendisine şiar edinen kimse daha yüksek takva ve vera sahibidir. Gerçek şu ki, bir kulun ahsen-i takvim üzere yaratılmasına ve ilahi tecelliye mazhar olmasına sebep olan Allah sevgisidir. Bu sevgiyi kaybetmesi hüsranların en müthişi, acıların en fecisidir. Çünkü bu öyle bir kayıptır ki insanı cehennemde ebedi kalmaya müstehak kılar.
Onun için arifler şöyle demişlerdir: “Mukallit azaptan korktuğu için günahlardan kaçınır. Gayesi cennettir.”
“Muhakkik günahkar olmaktan korktuğu için haramlardan sakınır. Niyeti rıza, arzusu da cennettir.”
“Ehlullah ise, Allah celle celaluhu’nun sevgisini kaybetmemek için günah işlemekten sakınır. Onlar yalnız Allah celle celaluh’ a müştakdır’ar. Aksa’l gayeleri ve arzularının müntehası ise, Cemalullah’ dır. Ehlullahın en büyük kaygısı Allah sevgisinden mahrum kalmaktır”
Allahu Teala buyuruyor:
“Yoksa geceleyin secde ederek ve kıyamda durarak ibadet eden, ahiretten çekinen ve Rabbinin rahmetini dileyen kimse (o inkarcı gibi) midir? De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri bunları hakkıyla düşünür.” 30
28 Aliyy-ül Kari, Ayn-ül Şerhi
29 Fatır Suresi, Ayet 28
30 Zümer Suresi, Ayet 9
MARİFET-İ İLAHİYYE TARİKAT-I ALİYYE
İlahi Dostluk
Tasavvuf kalbin ALLAHU TEALA’DAN başka her şeyden soyutlanmasıdır. Bu soyutlanma da ancak şu dört şeyle mümkündür:
1.az yemek
2.az uyumak
3.az konuşmak
4.halktan uzlet etmek,
Ebu Talib Mekki k.s. bu dört haslet ebdallerin hasletidir diyor. Salik az yediği zaman az konuşmaya başlar kişi az konuştukça hikmet kalbine girmeye başlar. Bu ise kişinin hak yolunda atacağı ilk adımlardan biridir. Kişi hikmeti görmeye anlamaya başlayınca insanlardan uzaklaşır; Abdülkadiri Geylani k.s.buyuruyurki: kişi halktan uzaklaştıkça ALLAHU TEALA’YA yakın olur artık kendisinin lehine ve aleyhine olan şeyleri görür ve bilir. İmam-ı Rabbani k.s. bazı zamanlar müridlerinden eşinden dostundan aslandan kaçar gibi kaçarmış. Bu gibi menakıb bize uzletin tasavvuf yolunda çok önemli olduğunu gösteriyor. Mevlana Halidi Bağdadi müridlerine hitaben şöyle diyor: Sizin bana en sevgili olanınız fıkıh ve hadisle meşgul olan ve halktan en çok uzak durandır. Büyük muhaddislerden Muhammed bin Sirin: Yemin ederek bugün evlere çekilmek zamanıdır diyor.
Kendisi tabiundandır gelin bugün dinin emirlerinin terkedildiği bir dönemde testtürün neredeyse hiçe sayıldığı buzaman da uzletin gerekliğini siz düşünün fitnelerin çoğaldığı bu dönemde kendinizi bu fitneden uzak tutun ALLAHU TEALA’NIN SELAMI VE RAHMETİ üzerinize olsun.